İlk olarak Çin’in Wuhan bölgesinde, 2019 yılı Aralık ayının başında görülüp, bu bölgedeki yetkililer tarafından tanımlandığı için gayri resmi Wuhan koronavirüsü adıyla da bilinen yeni koronavirüs solunum yolu enfeksiyonuna neden olan ve insandan insana geçebilen bulaşıcı bir virüstür.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından virüsün resmi adı SARS-CoV-2 (Şiddetli Akut Solunum Sendromu-Koronavirus-2) olarak belirlenmiştir. Dünya Sağlık Örgütü virüsün neden olduğu hastalığı tanımlamak için COVID-19 terimini kullanmaktadır.
30 Ocak 2020'de CoViD-19, Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bir sağlık acil durumu ilan edilmiştir. 11 Mart 2020 tarihinde ise virüs pandemi, yani küresel salgın hastalık olarak ilanedilmiştir.
Yeni Coronavirus Nedir? (Covid-19)
Yeni koronavirüs hastalığı (Covid-19), ilk olarak 13 Ocak 2020 tarihinde Çin’in Vuhan eyaletinde yüksek ateş ve nefes darlığı ile tanımlanan yeni viral solunum yolu hastalığıdır. Hastalığın damlacık ve temas yoluyla bulaştığı bilinmektedir. Oluşturduğu küresel salgın durumundan ötürü pandemi olarak tanımlanmaktadır.
Yeni koronavirüs hem hayvanları, hem de insanları etkileyebilen koronavirüs ailesinin bir türüdür. Geçmişe bakıldığında koronavirüs ailesinden bazı farklı virüslerin, MERS (Orta Doğu Solunum Sendromu) ve SARS (Şiddetli Akut Solunum Sendromu) gibi şiddetli görülen solunum hastalıklarına sebep olduğu görülmektedir.
Koronavirüsler, elektron mikroskobuyla bakıldığından yuvarlak ve üzerinde çıkıntıları olan bir taça benzetildiği için, Latince’de taç anlamına gelen koronadan kelimesiyle adlandırılmışlardır
Toplumumuzda yıllardır koronavirüsler görülmektedir. Bunların en basitleri ve en sık görüleni nezledir. Burun akıntısıyla birlikte üst solunum yolu enfeksiyonuna neden olan, 20 farklı virüs türünün bir grubu da koronavirüstür.
Koronavirüs ailesinden pek çok diğer koronavirüs, yeni koronavirüse göre daha hafif semptomların görüldüğü, daha hafif seyirli hastalıklara neden olmaktadır. Bu nedenle koronavirüsler, konu soğuk algınlığı gibi hastalıklar olduğunda herhangi bir paniğe yol açmamıştır.
Zaman zaman koronavirüsler insanlar ve hayvanlar arasında geçiş gösterebilmektedir. Virüslerin genetik bilgisi, RNA’sının mutasyona uğraması sebebiyle değişiklik göstermektedir. Özellikle yüzey proteinlerinde hücreye tutunup, içeriye girmekte kullandığı proteinlerde değişiklik yaratarak, daha önce oluşmuş bağışıklık sisteminden kaçmakta, hem de daha hızlı çoğalıp hücrelere çok daha fazla zarar verebilmektedir.
Daha önce SARS adı verilen virüs, bugünkü yeni koronavirüse çok benzer bir hastalık oluşturdu. SARS ismi, şiddetli akut solunum sendromunun İngilizce karşılığının baş harfleri kullanılarak oluşturulmuş isimdir. Günümüzde gündemde olan koronavirüs için de, ikinci SARS virüsü benzetmesi kullanılmaktadır.
Bunun dışında koronavirüs ailesinden bir başka virüs de ciddi hastalık oluşturabilme potansiyeli ve neden olduğu salgınlarla dünya gündemine gelmişti. MERS ismi verilen, Orta Doğu Solunum Sendromu, develerden insanlara geçiş gösteren bir koronavirüs türünün neden olduğu hastalık, bir süre Orta Doğu bölgesinde bir epidemi oluşturmuştur.
Ancak MERS’in hastalık bakımından etkileri bütün dünyada görülmediği için pandemi olarak adlandırılmamıştır. MERS hala daha Orta doğu bölgesinde belirli aralıklarla zaman zaman olgular şeklinde görülmektedir.
Şu anda etkilerini gördüğümüz koronavirüs hastalığının, ilk olarak 2019 yılında tanımlanması nedeniyle, küresel olarak kabul gören adı CoViD-19’dur.
Virüs Nedir?
Virüsler kendi kendini çoğaltabilen, en basit organizmalar olarak bilinmektedir. Sadece genetik yapısını taşıyan DNA veya RNA denilen molekülleri çevreleyen bir protein tabakasından ibarettir.
Bazı virüslerde örneğin yeni koronavirüste olduğu gibi zarf adı verilen, onu çevreleyen bir yağ tabakası bulunmaktadır. Bu kadar basit bir organizmanın kendi kendine dışarda çoğalma yeteneği yoktur.
Virüsler zorunlu hücre içi parazitidirler; konak adı verilen, kendilerinin özgün bir şekilde seçtiği hücrenin içerisine girdikleri zaman çoğalma yetenekleri olan mikroorganizmalardır. Bu durumu bilgisayar virüslerine benzetebiliriz.
Bilgisayar virüsleri de çok küçük bir programdır; tek başına bir bilgisayarı işletip, çalıştıramaz. Mutlaka kendini çoğaltabilmek için bilgisayar programı içerisine girip oradaki işletim sistemini kullanarak, kendisinin kopyalarını başka bilgisayarlara göndermeyi hedefler.
Bilgisayar programı nasıl kendini çoğaltıp yayılıyorsa, bu programlara virüs benzetmesi doğadakine benzer bir örnektir.
Virüsler, çok özgül hücreleri seçerler; örneğin yeni koronavirüs, solunum yolu mukozalarını sevdiği için damlacık yoluyla insandan insana bulaşma özelliğindedir. Virüsün, solunum yolu mukozalarına girdiği zaman çoğalıp dokulara zarar vermesi belirli bir süre aldığı için bu süreye kuluçka dönemi denilmektedir.
Corona Virüsü (Koronavirüs) Belirtileri Nelerdir?
Yeni koronavirüs enfeksiyonu belirtileri arasında ateş, öksürük, nefes darlığı ve solunum güçlüğü bulunur. Daha ağır vakalarda enfeksiyon zatürreye, akut solunum yetmezliğine, böbrek yetmezliğine ve hatta ölüme neden olabilir.
Bütün virüs türleri gibi zaman içinde sürekli evrimleşen koronavirüsler 2002 senesinden itibaren grip benzeri semptomlar gösteren daha ciddi sağlık sorunlarına neden olmaya başlamıştır.
Koronavirüsler hayvanlar ve insanlar arasında bulaşma riski taşıyan, yani zoonik virüslerdir. Geçmişte MERS adıyla bilinen Orta Doğu Solunum Sendromu’nun develerden, SARS adıyla bilinen Şiddetli Akut Solunum Sendromu’nun da misk kedilerinden insana geçtiği düşünülmektedir.
Koronavirüs enfeksiyonlarının yayılmasını önlemek için standart öneriler arasında düzenli olarak alkollü el dezenfektanları veya su-sabunla el yıkanması ve temizliği, öksürme ve hapşırma sırasında ağız ve burnun mendil veya dirsek içi ile kapatılması, bu semptomları gösteren kişilerle yakınlaşmaktan kaçınılması yer alır. Kullanılan mendilin derhal çöpe atılması gereklidir.
Koronavirüs vakalarının görüldüğü yerlerde canlı hayvan pazarlarından uzak durulması tavsiye edilir.
Koronavirüsün belirtileri arasında en sık karşılaşılan semptomlar birkaç gün boyunca devam eden yüksek ateş, baş ağrısı ve kuru öksürük olarak bilinmektedir. Fakat bazı hastalarda aşağıdaki semptomlarda gözlemlenmektedir;
Nefes darlığı,
Balgamlı öksürük,
Boğaz ağrısı,
Kas ve eklem ağrıları,
Mide bulantısı veya kusma,
İştahsızlık,
Burun akıntısı,
Baş ağrısı,
Ağır solunum yetmezliği,
Böbrek yetmezliği gibi durumlar koronavirüsün belirtileri arasında yer alabilmektedir.
Koronavirüsü belirtileri gösteren kişilerin ilgili sağlık kurumlarına gitmeden önce, çevresindeki kişilere bulaştırmamak için maske takarak önlem alması gerekmektedir.
Corona Virüsü (Koronavirüs) Tedavisi Nasıl Yapılır?
SARS-CoV-2 Akut Solunum Yolu Hastalığı için şu anda belirli bir kesin tedavi yolu mevcut değildir. Gerçekleştirilen tedavi ateş, kuru öksürük ve nefes darlığı gibi belirtilerin hafifletilmesine odaklanır.
Mevcut zatürre tedavilerinin, bu hastalık için etkin olup olmadığı yönünde araştırmalar sürmektedir. Hastalık virüs temelli olduğu için antibiyotikler etkili değildir.
Koronavirüs (COVID-19) hastalığının teşhis edilmesinin ardından hastalığın belirtilerini kontrol etmek için doktor kontrolünde ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir.
Hasta bireyin bulunduğu odaların neminin dengelenmesi, çay gibi sıcak içeceklerin tüketilmesi ile ılık duşlar boğaz ağrısı ve/veya öksürüğün hafiflemesine yardımcı olacaktır.
Bol sıvı tüketmek, dinlenmek ve düzenli uyku hastalığın belirtilerinin hafiflemesi için önemlidir. Ancak hastalığın belirtileri normal soğuk algınlığı sürecinden daha ağır seyretmeye başlarsa mutlaka uzman bir doktora başvurmak gereklidir.
Eğer, kendinizde veya çevrenizde kişilerde yeni koronavirüs hastalığı belirtileri olduğunuz düşünüyorsanız, en kısa zamanda, vakit kaybetmeden, maske takarak bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekmektedir.
Bağışıklık Sistemi Koronavirüsle Nasıl Savaşıyor?
Vücudumuza yabancı bir organizma, bir madde girdiği zaman bağışıklık sistemi hücrelerimiz bunu hemen algılarlar. Bunu algıladıkları zaman ona karşı hem hücresel düzeyde hem de antikor adı verilen proteinler düzeyinde vücudumuzu bu organizmalara karşı korumaya çalışırlar.
Vücudumuza yabancı bir madde girdiği zaman, bu yabancı maddelerin üzerindeki yabancı protein vücutta bulunan diğer proteinlerden farklı olduğu çeşitli savunma hücrelerinin yüzeyinde bulunan almaçlar tarafından algılanır.
Algılanan bu yabancı proteinle tam anahtar kilit usülü bağlanacak ve onu etkisiz hale getirecek antikor proteinleri vücut tarafından üretilir.
Antikorlar yabancı proteinlere bağlanarak onları işlevsizleştirir. Örneğin, virüslerin hücrelerimize girmekte kullandıkları proteinler vücudun antikorları tarafından işlevsizleştirildiğinde virüs hücrelere tutunamaz ve içeri giremez. Aşı üretiminde de bu mantık kullanılır.
Aşı içerisinde bulunan madde virüsün kendisi değil, hücre içine girmekte kullandığı proteinleridir. Bu sayede vücudumuz önceden bu proteini bloke edecek, bağlayacak antikorları vücudumuzda oluşturur.
Bu sayede vücut, etkenin kendisi olan virüsle karşılaşsa dahi, virüsün hücre içine girmekte kullandığı proteinleri antikorlar sayesinde hızlıca işlevsizleştirerek hasta olmamızı engeller.
Coronavirus (Koronavirüs) Tanısı Nasıl Konulur?
Yeni koronavirüsün tanısı için laboratuvar ortamında test yapılması gereklidir. Koronavirüsün kesin tanısı moleküler testler ile gerçekleştirilir.
Olası vaka tanımına uyan kişilerden alınabilecek boğaz sürüntüsü, balgam gibi örnekler üzerinde virüsün genetik materyalinin tespit edilmesi ile tanı konmaktadır. Alınan örnekler yapılan tanı testleri, şu anda ülkemizde “Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Ulusal Viroloji Referans Laboratuvarında” ve Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen “Halk Sağlığı Laboratuvarlarında” yapılabilmektedir.
Corona Virüsü (Koronavirüs) Aşısı Bulundu Mu?
Wuhan Koronavirüsü olarak da anlılan Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın Çin tarafından yayınlanan genomu temel alınarak bir aşı oluşturulması çalışmalarına uluslararası düzeyde başlanmıştır. ABD, Avustralya, Çin, İngiltere ve Kanada’da çeşitli üniversiteler ile özel kuruluşlar klinik testlere başlama aşamasına oldukça yaklaştıklarını açıklamaktadır.
Corona Virüsü (Koronavirüs) Testi Nasıl Yapılır?
Yeni koronavirüsün tanısı için laboratuvar ortamında test yapılması gereklidir. Koronavirüsün kesin tanısı moleküler testler ile gerçekleştirilir.
Olası vaka tanımına uyan kişilerden alınabilecek boğaz sürüntüsü, balgam gibi örnekler üzerinde virüsün genetik materyalinin tespit edilmesi ile tanı konmaktadır. Alınan örnekler yapılan tanı testleri, şu anda ülkemizde “Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Ulusal Viroloji Referans Laboratuvarında” ve Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen “Halk Sağlığı Laboratuvarlarında” yapılabilmektedir.
Corona Virüsü (Koronavirüs) Nasıl Bulaşır?
Yapılan araştırmalar sonucunda virüsün tek zincirli RNA virüsü olan koronavirüs ailesinden olduğu görülmüştür. İlk vakalar bölgedeki büyük bir deniz ürünleri ve hayvan pazarı ile bağlantılı olduğu için virüsün hayvan kaynaklı olduğu düşünülmektedir.
Virüsün insandan insana damlacık yoluyla ve doğrudan temas ile geçebildiği bilinmektedir. Öte yandan öksürük gibi yollarla yüzeylere yayılabilecek solunum damlacıklarının da bir süre bulaşıcılık özelliği taşıdığı gösterilmiştir.
Virüs solunum sistemine yerleşmektedir. Yapılan araştırmalar semptom göstermeden virüsü taşıyan, kuluçka dönemindeki kişilerin de bulaşıcı olduğunu göstermiştir. Ancak kuluçka döneminde yayılma virüsün en etkili yayılma gösterdiği dönem değildir.
Virüs hasta bireylerden öksürme, hapşırma yoluyla ortaya saçılan damlacıklarla ve hastaların solunum salgılarının temas ettiği yüzeylere dokunulmasından sonra ellerin göz, ağız, burun mukozası teması ile bulaşmaktadır.
Coronavirusler (koronavirüs) genel olarak vücut dışı ortamda uzun süre varlığını sürdürme imkanı olmayan virüslerdir.
Yapılan araştırmalar COVID-19’un bulaşıcılık süresi ve dış ortama dayanma süresi hakkında henüz yeterli ve doğrulanabilir bilgiyi sağlamamıştır.
Koronavirüs virüs damlacık yoluyla bulaşıyor. Damlacık yoluyla bulaş, hasta kişinin solunum yolunda olan sıvı partiküllerinin öksürme, hapşırma gibi durumlarda dış ortama salınarak diğer kişileri hasta etmesi ile meydana geliyor. Damlacıkların havada asılı kalmadığı ve hızla yere düştüğü tahmin edilmekle beraber, düştüğü yüzeye yapıştığı ve bu yüzeylere elle temas edildikten sonra, buruna, yüze, göze, ağıza dokunmakla hastalığın bulaştığı bilinmektedir.
Aslında korunmak için çok basit önlemler var. Bulaşmayı azaltmak için devlet önemli önlemler almaya çalışıyor: Okulların tatil edilmesi veya iş yerlerine mümkün olduğu kadar gidilmemesini sağlanması insanlar arasındaki teması azaltabilmek için uygulanan tedbirlerden bazıları. Ancak, bu teması tamamen önlemek bir devlet hareketiyle mümkün değil. Burada en büyük görev bireylere düşüyor. Herkesin aslında suyu sabuna dokunması gerekiyor. Ellerimizi sık, sık ve doğru bir şekilde yıkamamız gerekiyor. Ellerin doğru yıkanması 20 saniye sürecek şekilde bol su ve sabunla elimizin her tarafını kapsayacak şekilde, parmak araları, başparmağın çevresini ovuşturarak ve elin tüm yüzeyine sabunun değdiğinden emin olacak şekilde tarif ediliyor. Su ve sabunun bulunmadığı ortamda ise yanımızda virüsü öldürecek el dezenfektanı veya kolonya bulundurmak ve bununla ellerimizi sık sık temizlemek oldukça önemli. Yüzeyleri benzer şekilde temizleyerek bulaş riskini azaltabiliriz. Eğer bu önlemler alınırsa, ki korunmanın %90’ı buradan geçiyor, kendimizi korursak toplumu da korumuş oluruz. Öte yandan “Ben gencim bende hafif seyreder” gibi yaklaşımlar tedbirsizlik için bir bahane oluşturmamalı. Gençleri ve çocukları enfekte eden virüs onların yakını olan yaşlılara da bulaşacaktır. Yaşlılara bulaştırmamak görevi de gençlere düşmektedir. Bu nedenle genç olsun, yaşlı olsun herkesin aynı sorumluluğu hissetmesi ve başkalarına da bulaştırmamak için bu önlemlere dikkat etmesi gerekmektedir. Bir kişinin hata yapması tüm toplumu tehlikeye atacaktır. Bu yüzden her beraber çok dikkatli bir şekilde çalışmak zorundayız.
Coronavirus (Koronavirüs) Korunma Yolları Nelerdir?
Bir koronavirüsün türünün neden olduğu Covid-19 hastalığını önleyecek aşılar henüz geliştirilme aşamasında olduğu için hastalığı engellemenin en etkili yolu bu virüse maruz kalmaktan kaçınmaktır. Virüs esas olarak insandan insana yayıldığı için çok basit, ancak önemli önlemler alınması hastalığı engelleme yolunda büyük adımlar atacaktır.
COVID-19 ‘u engellemek için alınacak en önemli önlemlerden ilki elleri sık sık sabun ve suyla yıkamaktır. Özellikle halka açık bir yerdeyken burnunuzu sildikten, öksürdükten veya hapşırdıktan sonra elleri en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkamak gereklidir. Su ve sabunun bulunamadığı zamanlarda eller alkol bazlı el antiseptiği ile temizlenmelidir.
Coronavirus (Koronavirüs) Kuluçka Süresi
Koronavirüs belirtileri kişinin bağışıklık sistemi ve yaşına bağlı olarak da değişiklik gösterebilir. Fakat elde edilen verilere göre kuluçka süresinin, genellikle hastanın enfekte olmasından sonraki 2 ila 14 gün içerisinde gerçekleştiği yönündedir.
Fakat, yapılan gözlemlerde, enfekte kişilerin pek çoğunun 3 ila 10 gün arasında enfeksiyon belirtilerinin ortaya çıktığı tespit edilmiştir.
Grip, Alerji ile Yeni Koronavirüs Hastalığı (Covid-19) Birbirinden Nasıl Ayrılır?
Alerji, oluşum mekanizmasıyla virüs enfeksiyonlarından oldukça farklı bir hastalık. Ama belirti olarak bazı virüs enfeksiyonlarıyla karışabilir.
Bunlardan en çok karışabilecek olanı saman nezlesi olarak bilinen, bahar aylarında, özellikle çeşitli ağaçların polenlerine karşı oluşan bir tür alerji.
Bunlar göz mukozasıyla veya burun mukozasıyla temas ettiğinde aynı nezle olmuş bir kişi gibi kişinin gözleri yaşarabilir, kızarabilir, burnu akabilir ve hapşırık nöbetleri şeklinde belirtiler görülebilir.
Virüs enfeksiyonlarında saptanan bazı belirtiler bu alerjide bulunmaz. Ateş, aşırı halsizlik, yorgunluk, kas ağrıları, boğaz ağrısı gibi belirtileri alerjide saptanmamaktadır.
Virüs enfeksiyonu grip de olsa, koronavirüs de olsa başta göreceğimiz ve enfeksiyonu bize anlatacak önemli ayırt edici belirtiler ateş, boğaz ağrısı, kas ağrıları gibi belirtilerdir.
Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın (COVID-19) Klinik Tablosu
Yeni Koronavirüs Hastalığı genel olarak yüksek ateş ve öksürük, ilerleyen durumlarda ise solunum güçlüğü ile seyreden bir hastalıktır. Bunlara ilave olarak bulantı-kusma, diyare, kas-eklem ağrısı, iştahsızlık gibi farklı semptomların da ortaya çıkabildiği gösterilmektedir.
Hastalık genç ve sağlıklı kişilerde daha hafif bir klinik tablo ortaya çıkarırken, özellikle akciğer hastalığı bulunan, ileri yaşta, diyabet ve/veya tansiyon hastası, bağışıklık sistemi hastalığı bulunan hastalar gibi kişilerde daha ağır ve hastane koşullarında yönetilmesi gerekebilecek klinik tablolarla ortaya çıkmaktadır.
Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) Ölümcül Müdür?
Hastalığa yakalanan kişiler üzerinden elde edilen verilere göre, hastalık yavaş bir seyir izlemekle birlikte 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı kişilerde genç ve sağlıklı kişilere göre daha ağır seyretmekte, neden olduğu solunum yetmezliği sendromuyla özellikle bu grupta ölümlere neden olabilmektedir.
Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın (COVID-19) Ölüm Oranları Nelerdir?
Koronavirüs genç hastalar ve çocuklar üzerinde hafif semptomlarla atlatılırken, 65 yaş üstü kişiler, akciğer, şeker, tansiyon gibi kronik hastalıkları olan kişileri daha fazla etkilemektedir.
Çeşitli bilimsel kaynaklarda farklı veriler bulunabilmekle beraber, yaş gruplarına göre ölüm oranları genel olarak;
60 - 69 yaş grubu için yüzde 3.6,
50 - 59 yaş grubu için yüzde 1.3,
40-49 yaş grubu için yüzde 0, 4
39 yaş ve altı için ise yüzde 0,2 olarak belirtilmektedir.
Verilen istatikler doğrultusunda çocuklarda ve gençlerde (10 ila 39 yaş grubunun) koronavirüs nedeniyle ölüm oranlarının en az grup olduğu gözlemlenmektedir.
Koronavirüs Salgınında Kalabalık Yerlere Gitmek Tehlikeli Mi?
Koronavirüs temas ve solunum yoluyla bulaşan bir virüs çeşididir. Bu sebeple kişilerin birbirine temasını önlemek amacıyla toplu alanlarda bulunmaması tehlikenin kontrol altında tutulması açısından oldukça önemlidir.
Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın (COVID-19) Hamileler Üzerindeki Etkileri
Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın sağlık açısından risk oluşturabileceği gruplar arasında hamileler de yer almaktadır. Hamilelerin hormonal değişikliklerinden dolayı hem yapısal olarak, hem de bağışıklık sistemlerinde meydana gelen değişimler nedeniyle solunum hastalıklarına yakalanma riskleri bulunmaktadır.
Özellikle 35 yaş üstü, akciğer hastalıklarına sahip, kalp, böbrek ve HIV pozitif olan hamile kadınların bu risk grubunda olduğu gözlemlenmektir. Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın gebelerde düşük gibi problemlere neden olup olmadığı konusunda henüz yeterli veri bulunmamaktadır.
Annenin enfekte olması durumunda bunun bebeğe geçip geçmeyeceği ile ilgili olarak da yeterli bilimsel veri bulunmamaktadır.
Hamile kadınların olabildiğince temastan kaçınması ve bu nedenle kalabalık ortamlarda bulunmaması gereklidir. Virüsün en çok damlacık yoluyla bulaştığı bilinmektedir. Hamilelerin, etrafında öksüren veya hapşıran kişiler varsa ortamdan uzak durması gerekmektedir.
Bunun dışında sağlıklı beslenmeli, bol sıvı tüketmeleri, vitaminlerini ihmal etmemeleri, kefir veya ıhlamur gibi içecekler tüketmeleri ve egzersizlerini ihmal etmemeleri tavsiye edilmektedir.
COVID-19 Olan Anne Emzirmeye Devam Edebilir Mi?
Emziren annelerde koronavirüsün sütten geçtiğine dair bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır. Yine aynı şekilde koronavirüsüne ait diğer türlerin de sütten geçtiğine dair bir kanıta rastlanmamıştır. Fakat yine de eğer annede koronavirüs şüphesi var ise, hijyen kurallarına üst düzeyde dikkat edilmesi gerekmektedir.
Annenin, bebeği emzirmeye ara vermesi tıbben önerilmemekle birlikte annenin emzirmeden önce ellerini yıkaması ve mümkünse sütü sağarak enfeksiyon riski olmayan bir kişi tarafından verilmesi önerilmektedir.
Seyahat Edenler İçin COVID-19 Önlemleri
Ülkemizde alınan önlemler doğrultusunda birçok yurt dışı ülkesi için yasak getirilmiştir. Fakat yurt içi veya zorunlu seyahatler için kişilerin aşağıdaki kurallara dikkat etmesi gereklidir.
Hasta insanlara karşı dikkatli olunması, mümkünse en az 1 metre mesafenin korunması,
Eğer hasta biri ile temas edildiği düşünülüyorsa ellerin en az 20 saniye süre ile sabun ve su veya alkol bazlı el dezenfektanı ile yıkanması,
Öksürme, hapşırma, burun akıntısı gibi durumlarda tek kullanımlık kağıt mendil ile ağız ve burun bölgesinin kapatılması, eğer kişinin yanında mendil yoksa dirsek içini kullanıp etrafa bulaştırmaması,
Üst solunum yolu enfeksiyonu semptomları var ise mutlaka maske kullanılması
Az pişmiş veya çiğ et ürünlerinden uzak durulması, bunun yerine iyi pişmiş yiyecekleri tercih etmesi,
Özellikle canlı hayvan pazarları, çiftlik gibi alanlardan olabildiğince uzak durulması
Seyahat sonrası kişinin kendisini 14 gün boyunca evde gözetmesi ve yüksek ateş ya da solunum güçlüğü gibi şikayetleri varsa en yakın sağlık kurumuna maske takarak gitmesi gerekmektedir.
Karantina Nedir? İzolasyon Nedir?
Karantina veya izolasyonun amacı, hasta kişinin başkalarına da hastalığı bulaştırmaması adına ayrı bir yerde tutulmasıdır.
Karantina, latince de kırk anlamında gelmektedir. Eskiden gemilerin limana yanaşmasıyla birlikte, gemi tayfasından herhangi bir hastalık kapmamak için 40 gün boyunca bekletilmeleri sonucunda karantina kavramı ortaya çıkmıştır.
Günümüzde ise benzer şekilde karantina ismi yine farklı hastalıklara karşı da kullanılmaktadır. Örneğin, yeni koronavirüs enfeksiyonunun (Covid-19), kuluçka süreninin 14 gün olarak gözlemlenmiştir.
Bu sebeple yeni koronavirüs hastalığı şüphesi olan kişilerin 14 gün boyunca izolasyona veya karantina altına alına alınarak diğer kişilerden ayrı tutulması gerekmektedir. Koronavirüs şüphesi olan kişiler eğer ölümcül bir risk taşımıyorsa, evlerinde izolasyona alınabilir.
Eğer şüphelenilen kişiler evlerindeki diğer kişilerle temaslarını kesebileceklerse, izolasyonun hastanede yapılması gerekmeyebilir. Kişi evinde de izolasyon veya kendi kendine karantina uygulaması yapabilir.
Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın (COVID-19) İspanyol Gribiyle Farkı Nedir?
İspanyol gribi Birinci Dünya Savaşı yıllarında yaşanmış bir pandemidir. O güne göre, bugünün sağlık koşulları oldukça farklıdır. Dönem koşulları da göz önünde bulundurulduğunda,
İspanyol Gribi bulaşma yolları tam anlaşılamamış, dolayısıyla koruyucu önlemlerin alınamadığı ve yoğun bakım ünitelerindeki destek tedavilerinin iyi bir şekilde yapılamadığı günlerde yaşanmış bir pandemidir.
Bu nedenle İspanyol Gribi denilen, o yıllarda yaşanan bu pandemiden dolayı Birinci Dünya Savaşı’nda savaşta doğrudan ölen insanlardan daha fazla insanın bu hastalıktan öldüğü bilinmektedir.
Günümüz bilimsel gelişmelerinin sağladığı tıbbi bakım imkanları ve önlemlerle, COVID-19’un bu ölçüde yaşanmaması elimizdedir.
Önemli olan bulaşma zincirini mümkün olduğu kadar kırarak, toplumun büyük bir kesiminin enfekte olmasını engellemektir.
Kişilerin tavsiye edilen tedbirleri alarak kendilerini olabildiğince hastalıktan koruması hastanelerin ve sağlık sisteminin hasta yükünü arttırmamak adına oldukça önemlidir; bu sayede sağlık kuruluşları ve sağlık profesyonelleri tıbbi bakıma daha çok ihtiyaç duyabilecek, risk grubunda bulunan hastalara daha iyi bakım verme fırsatı bulacak ve hastalığın neden olabileceği kayıpları olabildiğince indirgeyebilecektir.
Şu anda alınmaya çalışılan bütün önlemler bulaşma zincirini mümkün olduğunca kırarak toplum içerisinde bulaşma oranını yavaşlatmaya yöneliktir.