KISA URUN BILGISI
1. BEŞERI TIBBI ÜRÜNÜN ADI
COVERSYL OD 10 mg ağızda dağılan tablet
2. KALITATIF VE KANTİTATIF BILEŞIM
Etkin madde:
Perindopril arjinin tuzu 10 mg (6.790 mg perindoprile karşılık)
Yardımcı maddeler:
Laktoz monohidrat 125.46 mg
Aspartam 0.4 mg
Yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.
3. FARMASÖTIK FORM
Ağızda dağılan tablet
Beyaz, yuvarlak ağızda dağılan tablet.
4. KLİNIK ÖZELLIKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
Hipertansiyon: Hipertansiyon tedavisinde.
Stabil koroner arter hastalığı: Miyokard infarktüsü ve/veya revaskülarizasyon öyküsü olan hastalarda kardiyak olayları azaltmada endikedir.
4.2. Pozoloji ve uygulama ş ekli
Pozoloji / uygulama sıklığı ve süresi:
Dozaj, hasta profili (bkz. bölüm 4.4) ve kan basıncı yanıtına göre bireyselleştirilerek belirlenmelidir.
Hipertansiyon:
COVERSYL OD tekli tedavi olarak veya diğer antihipertansif sınıfı ilaçlarla birlikte kombine olarak kullanılabilir.
Önerilen başlangıç dozu, günde bir kez sabahları alınmak üzere 5 mg'dır.
Renin-anjiyotensin-aldosteron sistem aktivitesi yüksek olan hastalar (özellikle, renovasküler hipertansiyon, tuz ve/veya volüm kaybı, kardiyak dekompansasyon veya şiddetli hipertansiyon), ilk dozu takiben kan basıncında aşırı bir düşüşle
karşılaşabilirler. Bu tür hastalarda başlangıç dozu olarak 2.5 mg önerilmektedir ve tedavinin başlangıcı tıbbi izlem altında yürütülmelidir.
Başlangıç tedavisinin ilk ayından sonra dozaj, günde tek seferde 10 mg'a yükseltilebilir.
COVERYSL OD tedavisine başlanmasının ardından semptomatik hipotansiyon oluşabilir; diüretiklerle tedavi edilmekte (ya da yakın zamanda kadar edilmiş) olan hastalarda bunun olması daha olasıdır. Bu hastalarda tuz ve/veya volüm kaybı olabileceğinden dikkatli olunmalıdır.
Eğer mümkünse, COVERSYL OD tedavisine başlanmadan 2-3 gün önce diüretik tedavisi sona erdirilmelidir (bkz. bölüm 4.4).
Diüretik tedavisi kesilemeyen hipertansif hastalarda, COVERSYL OD tedavisine 2.5 mg doz ile başlanmalıdır. Renal fonksiyonlar ve serum potasyum değerleri takip edilmelidir. Daha sonraki COVERSYL OD dozajları kan basıncı yanıtına göre ayarlanmalıdır. Eğer gerekirse, diüretik tedavisine tekrar başlanabilir.
Yaşlı hastalarda tedaviye 2.5 mg dozu ile başlanmalıdır. Renal fonksiyona bağlı olarak bir ay sonra önce 5 mg'a sonra gerekirse 10 mg'a yükseltilebilir (bkz. Tablo 1).
Stabil koroner arter hastalığı:
COVERSYL OD'ye iki hafta boyunca günde bir defa 5 mg olarak başlanmalı, eğer 5 mg hasta tarafından iyi tolere ediliyorsa renal fonksiyonlarına bağlı olarak günde bir defa 10 mg'a çıkarılmalıdır.
Uygulama ş ekli:
Tablet erimesi için dil üstüne konmalı ve tükürük ile yutulmalıdır. COVERSYL OD'nin sabahları günlük tek doz olarak, yemeklerden önce alınması önerilmektedir.
Özel popülasyonlara iliş kin ek bilgiler Böbrek yetmezliği:
Böbrek yetmezliği olan hastalarda doz ayarlaması Tablo 1'de gösterildiği gibi kreatinin klerensine bağlı olarak yapılmalıdır.
Tablo 1: Böbrek yetmezliğinde doz ayarlaması
Kreatinin klerensi (ml/dak)
| Önerilen doz
|
CICR >60 | 5 mg/gün
|
30 CR <60
| 2.5 mg/gün
|
15 CR <30
| İki günde bir 2.5 mg
|
Hemodiyalizli hastalar*
|
Diyaliz gününde 2.5 mg
*Perindoprilat'ın diyaliz klerensi 70 ml/dak'dır.
Hemodiyalizdeki hastalar için, doz diyalizden sonra verilmelidir.
Karaciğer yetmezliği:
Karaciğer yetmezliği olan hastalarda doz ayarlamasına gerek yoktur (bkz. bölüm 4.4 ve bölüm 5.2).
Pediyatrik popülasyon:
Perindoprilin çocuklar ve ergenlik çağındaki (18 yaş altı) gençlerde etkililiği ve güvenliliği belirlenmemiştir. Dolayısıyla, çocuklarda ve ergenlik çağındaki gençlerde kullanımı önerilmemektedir.
Geriyatrik popülasyon:
Yaşlı hastalarda, renal fonksiyonlara (bkz. Tablo 1 “Böbrek yetmezliğinde dozaj ayarlaması) bağlı olarak dozu günde 10 mg'a çıkarmadan önce bir hafta boyunca günde bir defa 2.5 mg, sonraki hafta günde bir defa 5 mg verilmelidir. Doz sadece bir önceki düşük doz iyi tolere edildiği takdirde artırılmalıdır.
4.3. Kontrendikasyonlar
- Perindoprile, tablet içeriğindeki yardımcı maddelerden birine veya herhangi bir diğer Anjiyotensin Dönüştürücü Enzim (ADE) inhibitörüne karşı aşırı duyarlılık;
- Geçmişte ADE inhibitörü kullanımına bağlı anjiyoödem öyküsü;
- Kalıtsal veya idiyopatik anjiyoödem;
- Gebeliğin 2. ve 3. trimesterleri (bkz. bölüm 4.6).
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Stabil koroner arter hastalığı:
Perindopril ile tedavinin ilk ayında stabil olmayan angina pektoris (majör veya değil) epizodu görülmesi halinde tedaviye devam etmeden önce dikkatli bir fayda/risk değerlendirmesi yapılmalıdır.
Hipotansiyon:
ADE inhibitörleri kan basıncında düşüşe sebep olabilirler. Semptomatik hipotansiyon, komplikasyonsuz hipertansif hastalarda nadiren görülür. Diüretik tedavisi, diyette tuz kısıtlaması, diyaliz, diyare veya kusma gibi nedenlerle volüm kaybı olan hastalarda veya şiddetli renine-bağlı hipertansiyonu olan hastalarda (bkz. bölüm 4.5 ve 4.8) ise görülmesi daha olasıdır. Konjestif kalp yetmezliği olan
hastalarda, böbrek yetmezliğine bağlı olsun ya da olmasın, semptomatik hipotansiyon gözlenmiştir. Bu durumun yüksek dozda kıvrım diüretikleri kullanımına, hiponatremi veya fonksiyonel böbrek yetmezliğine yol açan daha şiddetli derecede kalp yetmezliği olan hastalarda görülmesi daha olasıdır. Semptomatik hipotansiyon riski yüksek olan hastalarda, tedavinin başlangıcı ve doz ayarlaması yakından takip edilmelidir (bkz. 4.2 ve 4.8). Aynı önlemler iskemik kalp veya serebrovasküler hastalığı olan hastalar için de geçerlidir. Bu hastalarda kan basıncında aşırı düşüş miyokard enfarktüsü veya serebrovasküler olaya neden olabilir. Eğer hipotansiyon görülürse, hasta yatar hale getirilmeli ve gerekirse, intravenöz yoldan 9 mg/ml (%0.9) sodyum klorür verilmelidir. Geçici hipotansif atak, doz arttırımı için bir kontrendikasyon teşkil etmez; doz arttırımı genellikle volüm ekspansiyonundan sonra artan kan basıncını takiben kolaylıkla yapılabilir. Normal veya düşük kan basıncı olan bazı konjestif kalp yetmezliği hastalarında, COVERSYL OD ile sistemik kan basıncının daha da düşmesi söz konusu olabilir. Bu etki beklenmektedir ve genellikle tedavinin kesilmesine sebep değildir. Eğer hipotansiyon semptomatik hale gelirse, dozun azaltılması veya COVERSYL OD tedavisinin kesilmesi gerekebilir.
Aortik ve mitral valf stenozu / hipertrofik kardiyomiyopati:
Diğer ADE inhibitörleri ile olduğu gibi, COVERSYL OD de mitral kapak darlığı ve aort darlığı veya hipertrofik kardiyomiyopati gibi sol ventrikül çıkışında obstrüksiyonu olan hastalara dikkatle verilmelidir.
Renal fonksiyon bozuklukları:
Renal fonksiyon bozukluğu durumunda (kreatinin klerensi <60 ml/dak) perindoprilin tedaviye başlangıç dozu hastanın kreatinin klerensine göre ayarlanmalıdır (bkz. bölüm 4.2) ve daha sonra hastanın tedaviye yanıtına göre düzenlenmelidir. Bu hastalar için, serum potasyum ve kreatinin rutin takibi normal medikal uygulamanın bir parçasıdır (bkz. bölüm 4.8).
Konjestif kalp yetmezliği olan hastalarda, ADE inhibitörleri ile tedavinin başlamasını takiben hipotansiyon renal fonksiyonların daha da bozulmasına sebep olabilir. Bu durumlarda, genellikle geri döndürülebilir akut renal yetmezlik gözlenmiştir.
Bilateral renal arter stenozu veya tek böbrekte arter stenozu olan ve ADE inhibitörleri ile tedavi edilmiş olan bazı hastalarda, kan üresi ve serum kreatininde genellikle tedavinin kesilmesinden sonra geri döndürülebilen yükselmeler görülmüştür. Bu durumun özellikle renal yetmezliği olan hastalarda görülmesi olasıdır. Eğer renovasküler hipertansiyon da varsa, şiddetli hipotansiyon ve renal yetmezlik riski artmaktadır. Bu hastalarda, tedavi yakından izlenerek düşük dozlar ile ve dikkatli doz titrasyonu ile başlatılmalıdır. Diüretikler ile tedavi yukarıda belirtilenleri artıran bir faktör olduğundan, bu tür tedavi kesilmeli ve COVERSYL OD ile tedavinin ilk haftalarında renal fonksiyon yakından takip edilmelidir.
Önceden var olan renal vasküler hastalığı olduğu bilinmeyen bazı hipertansif hastalarda, özellikle de COVERSYL OD'nin bir diüretik ile beraber kullanıldığı durumlarda, kan üresi ve serum kreatinin seviyelerinde artış gözlenmiştir, ancak bunlar önemsiz ve geçicidir. Bu durumun özellikle de önceden renal bozukluğu var olan hastalarda gerçekleşmesi daha olasıdır. Dozajda azaltma ve/veya diüretiğin ve/veya COVERSYL OD'nin kesilmesi gerekebilir.
Hemodiyaliz hastaları:
Yüksek akış membranları ile diyaliz edilen ve aynı anda ADE inhibitörleri ile tedavi gören hastalarda anafilaktoid reaksiyonlar bildirilmiştir. Bu hastalarda farklı tür diyaliz membranı veya farklı sınıftan bir antihipertasif kullanılması düşünülmelidir.
Böbrek nakli:
Yakın dönemde böbrek nakli geçirmiş olan hastalarda COVERSYL OD kullanımına ilişkin bir deneyim yoktur.
Aşırı duyarlılık / Anjiyoödem:
COVERSYL OD'nin de aralarında bulunduğu ADE inhibitörleriyle tedavi edilen hastalarda ender olarak yüz, ekstremite, dudak, dil, glotis ve/veya larenkste anjiyoödem vakaları bildirilmiştir (bkz. bölüm 4.8). Bu durum tedavinin herhangi bir anında gerçekleşebilir. Bu tür vakalarda, COVERSYL hemen kesilmeli, uygun bir şekilde hasta takibine başlanmalı ve tüm semptomlar ortadan kalkıncaya kadar izlenmeye devam edilmelidir. Yalnızca yüz ve dudaklardaki ödem genellikle tedavisiz iyileşmekle birlikte, semptomları ortadan kaldırmak için antihistaminiklerin kullanılması yararlı olur.
Larenks ödemi ile birlikte görülen anjiyoödem ölümcül olabilir. Solunum yollarında tıkanmaya yol açabilen dil, glottis ve/veya larenks ödemi vakalarında, gecikmeden acil tedavi uygulanmalıdır. Bu tedaviler arasında adrenalin uygulaması ve/veya solunum yolunu açık tutmak sayılabilir. Semptomlar tamamen ve sürekli olarak sona erene kadar hasta yakın tıbbi izlem altında tutulmalıdır.
ADE inhibitörü tedavisine bağlı olmayan bir anjiyoödem öyküsü olan hastalarda, ADE inhibitörüne bağlı olan anjiyoödem riski artar (bkz. bölüm 4.3).
ADE inhibitörü ile tedavi edilen hastalarda nadir olarak intestinal anjiyoödem görülmüştür. Bu hastalar karın ağrısı (bulantı ve kusma ile birlikte veya hariç) ile başvurmuştur; bazı vakalarda öncesinde yüzde anjioödem görülmemiştir ve C-1 esteraz seviyeleri normaldir. Anjiyoödem abdominal tomografi (CT), ultrason veya cerrahi kullanılarak teşhis edilmiştir ve ADE inhibitörü tedavisi kesildiğinde semptomlar ortadan kalkmıştır. Karın ağrısı ile başvuran ADE inhibitörü hastalarında ayırıcı tanıya intestinal anjiyoödem de dahil edilmelidir.
Düşük yoğunlukta lipoprotein (LDL) aferizi sırasında anafilaktoid reaksiyonlar:
Nadiren, dekstran sülfat ile düşük yoğunlukta lipoprotein (LDL) aferezi sırasında ADE inhibitörü kullanan hastalarda hayatı tehlikeye sokan anafilaktoid reaksiyonlar bildirilmiştir. Bu reaksiyonlar her aferizden önce ADE inhibitörü tedavisinin geçici olarak durdurulması ile önlenmiştir.
Desensitizasyon sırasında anafilaktoid reaksiyonlar:
Desensitizasyon tedavisi sırasında (örneğin himenoptera venomu) ADE inhibitörü alan hastalarda anafilaktoid reaksiyonlar gözlenmiştir. Bazı hastalarda, bu reaksiyonlar ADE inhibitörleri geçici olarak kesildiğinde önlenmiş ancak tekrar denediğinde tekrar ortaya çıkmıştır.
Karaciğer yetmezliği:
Nadiren, ADE inhibitörleri kolestatik sarılık ile başlayan, fülminan hepatik nekroza ilerleyen ve (bazen) ölüm ile sonuçlanan bir sendromla ilişkilendirilmiştir. Bu sendromun mekanizması anlaşılamamaktadır. ADE inhibitörü alırken sarılık başlayan veya karaciğer enzimlerinde yükselme belirlenen hastalarda ADE inhibitörü kullanımı kesilmeli ve uygun tıbbi izlem başlatılmalıdır (bkz. bölüm 4.8).
Nötropeni / Agranülositoz / Trombositopeni / Anemi:
ADE inhibitörü kullanan hastalarda nötropeni / agranülositoz, trombositopeni ve anemi bildirilmiştir. Renal fonksiyonları normal olan ve başka komplikasyonu olmayan hastalarda nötropeni nadiren oluşur. Perindopril kollajen vasküler hastalığı olan, immünosüpresan, allopürinol veya prokainamid ile tedavi olan veya komplikasyon yaratan bu faktörlerin bir arada bulunduğu hastalarda, özellikle de önceden renal fonksiyon bozukluğu varsa çok dikkatle kullanılmalıdır. Bu hastaların bazılarında ciddi enfeksiyonlar gelişmiş, bazı durumlarda yoğun antibiyotik tedavisine yanıt alınamamıştır. Bu hastalarda eğer perindopril kullanılacaksa, beyaz kan hücre sayımının periyodik takibi yapılmalı ve hasta herhangi bir enfeksiyon belirtisini (örn. boğaz ağrısı, ateş) bildirmesi konusunda uyarılmalıdır.
Irk:
ADE inhibitörleri siyah hastalarda, siyah olmayan hastalarda olduğundan daha yüksek oranda anjiyoödem gelişmesine neden olmaktadır.
Diğer ADE inhibitörleriyle de olduğu gibi, perindopril kan basıncını düşürmede siyahlarda, siyah olmayanlarda olduğundan daha az etkilidir, bu da büyük olasılıkla siyah hipertansif popülasyonda düşük renin seviyelerinin daha sık görülmesine bağlıdır.
Öksürük:
ADE inhibitörü kullanan hastalarda öksürük bildirilmiştir. Karakteristik olarak, öksürük prodüktif değildir, ısrarcıdır ve tedavinin kesilmesinden sonra ortadan kalkmaktadır. ADE inhibitörü sebebiyle oluşan öksürük, öksürüğün ayırıcı tanısının bir parçası olarak düşünülmelidir.
Cerrahi / Anestezi:
Önemli operasyonlara girecek olan hastalarda veya hipotansiyona sebep olan ajanlar ile anestezide, COVERSYL OD kompansatuvar renin salıverilmesine ikincil anjiyotensin II oluşumunu engelleyebilmektedir. Tedavi, operasyondan bir gün önce kesilmelidir. Eğer hipotansiyon oluşursa ve hipotansiyonun bu mekanizmaya bağlı olduğu düşünülüyorsa, volüm ekspansiyonu ile hipotansiyon düzeltilebilmektedir.
Hiperkalemi:
Perindopril'in de aralarında bulunduğu ADE inhibitörleriyle tedavi edilen bazı hastalarda serum potasyum seviyesinde yükselme görülmüştür. Böbrek yetmezliği, renal fonksiyonlarda kötüleşme, yaş (>70 yaş), diabetes mellitus, özellikle dehidrasyon, akut kardiyak dekompansasyon, metabolik asidoz gibi eklenen olaylar ve potasyum tutucu diüretikleri (örn. spironolakton, eplerenon, triamteren, veya amilorid), potasyum ilaveleri veya normal tuz yerine potasyum içeren tuz ikamelerinin aynı anda kullanımı; veya serum potasyumu artırma özelliği olan diğer ilaçların (örneğin heparin) kullanımı hiperkalemi gelişmesine sebep olabilecek risk faktörleridir. Eğer yukarıda belirtilen ajanların beraber kullanılması uygun bulunduysa, serum potasyumun düzenli takibi önerilmektedir. (bkz. bölüm 4.5)
Diyabetik hastalar:
Oral antidiyabetik ajanlar veya insülin ile tedavi edilen diyabetik hastalarda ADE inhibitörleri ile tedavinin ilk ayında kan şekerinin düzeyi yakından takip edilmelidir (bkz. bölüm 4.5).
Lityum:
Lityum ve perindopril'in kombinasyonu genellikle önerilmemektedir (bkz. bölüm 4.5).
Potasyum tutucu diüretikler, potasyum ilaveleri veya potasyum içeren tuz ikamesi:
Perindopril ile potasyum tutucu diüretikler, potasyum ilaveleri veya potasyum içeren tuz ikamesi kombinasyonu genellikle önerilmemektedir (bkz. bölüm 4.5).
Gebelik ve laktasyon:
Gebelik sırasında ADE inhibitörleri ile tedaviye başlanmamalıdır. Devamlı ADE inhibitör tedavisi zorunlu görülmedikçe gebelik planlayan hastalar gebelikte kullanımına yönelik güvenlilik profili oluşturulmuş alternatif bir antihipertansif tedaviye yönlendirilmelidir. Gebelik teşhisi konulduğunda ADE inhibitörü ile tedavi hemen kesilmeli ve uygun görülürse alternatif tedavi başlatılmalıdır (bkz. bölüm 4.3 ve 4.6).
Yardımcı maddeler:
Nadir görülen kalıtsal galaktoz intoleransı olan hastalar, glukoz-galaktoz malabsorpsiyonu veya Lapp laktaz eksikliği olan hastalar laktoz içermesi nedeniyle bu ilacı kullanmamalıdır.
Fenilalanin için bir kaynak içermektedir. Fenilketonürisi olan insanlar için zararlı olabilir.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileş imler ve diğer etkileş im ş ekilleri
Diüretikler:
Diüretik kullanmakta olan ve özellikle volüm ve/veya tuz kaybı olan hastalarda ADE inhibitörleriyle tedaviye başladıktan sonra kan basıncında aşırı düşüş görülebilir. Hipotansif etkinin olasılığını azaltmak için diüretiklerin kesilmesi, düşük ve gittikçe artan dozda perindopril ile tedaviye başlanmadan önce volüm veya tuz alımının artırılması gerekmektedir.
Potasyum tutucu diüretikler, potasyum ilaveleri veya potasyum içeren tuz ikamesi:
Serum potasyum normal limitler dahilinde kalsa da, perindopril ile tedavi edilen bazı hastalarda hiperkalemi oluşabilmektedir. Potasyum tutucu diüretikler (örneğin spironolakton, triamteren veya amilorid), potasyum ilaveleri veya potasyum içeren tuz ikameleri serum potasyum seviyelerinde ciddi artışa sebep olabilmektedir. Dolayısıyla perindoprilin yukarıda belirtilen ilaçlar ile kombinasyonu önerilmemektedir (bkz. bölüm 4.4). Tespit edilen hipokalemi nedeniyle potasyum tutucu diüretikler veya potasyum ilaveleri veya potasyum içeren tuz ikamesi ile beraber kullanımı öngörülmekteyse, dikkatli kullanılmalı ve serum potasyum seviyeleri sık takip edilmelidir.
Lityum:
Lityum ile ADE inhibitörlerinin birlikte kullanımı sırasında serum lityum konsantrasyonlarında ve toksisitesinde geri döndürülebilir artış bildirilmiştir. Tiyazid diüretiklerinin birlikte kullanımı lityum toksisitesi riskinin artmasına ve ADE inhibitörleri ile artmış olan lityum toksisite riskinin daha da ilerlemesine sebep olabilmektedir. Perindoprilin lityum ile kullanımı önerilmemektedir, ancak eğer kombinasyon mutlaka gerekliyse, serum lityum seviyeleri yakından takip edilmelidir (bkz. bölüm 4.4).
Steroid yapıda olmayan antiinflamatuvar ilaçlar (NSAID'ler), aspirin >3 g/gün dahil:
ADE inhibitörleri aynı zamanda steroid yapıda olmayan antiinflamatuvar ilaçlar (antiinflamatuvar dozlarda asetilsalisilik asit, COX-2 inhibitörleri ve selektif olmayan steroid yapıda antiinflamatuvar ilaçlar (SAID)) ile kullanıldığında antihipertansif etkisi azalabilmektedir. Ayrıca NS
AID
'ler ile ADE inhibitörlerinin birlikte kullanımı sonucu, özellikle önceden böbrek fonksiyonları zayıf olan hastalarda akut böbrek yetmezliği de dahil olmak üzere renal fonksiyonların bozulma riskinde ve serum potasyum seviyesinde artış görülebilir. Kombinasyon tedavisinde özellikle yaşlılarda dikkatli olunmalıdır. Hastalar yeterli miktarda su almalı ve birlikte tedavi başladığında ve sonrasında periyodik olarak böbrek fonksiyonları izlenmelidir.
Antihipertansif ajanlar ve vazodilatörler:
Bu ajanların beraber kullanılması perindoprilin hipotansif etkisini artırabilmektedir. Nitrogliserin ve diğer nitratlarla, veya diğer vazodilatörlerle beraber kullanım kan basıncını daha da düşürebilmektedir.
Antidiyabetik ajanlar:
Yapılan epidemiyolojik çalışmalarda ADE inhibitörleri ve antidiyabetik ajanların (insülinler, oral hipoglisemik ajanlar) beraber kullanımının hipoglisemi riski ile beraber kan şekeri düşürücü etkide artışa neden olabileceği sonucuna varılmıştır. Bu olayın, kombine tedavinin ilk haftalarında ve renal yetmezliği olan hastalarda ortaya çıkması daha olasıdır.
Trisiklik antidepresanlar / Antipsikotikler / Anestezikler:
Bazı anestezik tıbbi ürünlerin, trisiklik antidepresanların ve antipsikotiklerin ADE inhibitörleri ile beraber kullanılması kan basıncının daha da düşmesine neden olabilmektedir (bkz. bölüm 4.4)
Sempatomimetikler:
Sempatomimetikler ADE inhibitörlerinin antihipertansif etkisini azaltabilmektedir. Asetilsalisilik asit, trombolitikler, beta-blokerleri, nitratlar:
Perindopril, asetilsalisilik asit (trombolitik olarak kullanıldığında), trombolitikler, beta-blokerler ve/veya nitratlar ile beraber kullanılabilmektedir.
Altın:
Enjekte edilebilen altın (sodyum orotiyomalat) beraberinde perindopril dahil ADE inhibitörü tedavisi gören hastalarda nadiren nitritoid reaksiyonlar (yüzde kabarma, bulantı, kusma ve hipotansiyon) bildirilmiştir.
Özel popülasyonlara iliş kin ek bilgiler
Veri yoktur.
Pediyatrik popülasyon:
Çocuklar ve ergenlik çağındaki (18 yaş altı) gençler üzerinde etkileşim çalışması yapılmamıştır. Perindoprilin çocuklarda ve ergenlik çağındaki gençlerde kullanımı önerilmemektedir.
4.6. Gebelik ve laktasyon
Genel tavsiye
Gebelik kategorisi: D
COVERSYL OD gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar / Doğum kontrolü
(Kontrasepsiyon)
Veri yoktur.
Gebelik dönemi:
ADE inhibitörlerin gebeliğin ilk trimestresinde kullanılması önerilmemektedir (bkz. bölüm 4.4).
ADE inhibitörleri gebeliğin ikinci ve üçüncü trimesterlerinde kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3 ve 4.4).
Gebeliğin ilk trimesterinde ADE inhibitörlerine maruz kalındığında teratojenisite riski olduğuna dair epidemiyolojik kanıtlar kesin değildir yinede az da olsa risk artışı olduğu yok sayılamaz.
Devamlı ADE inhibitör tedavisi zorunlu görülmedikçe gebelik planlayan hastalar gebelikte kullanımına yönelik güvenlilik profili oluşturulmuş alternatif bir antihipertansif tedaviye yönlendirilmelidir. Gebelik teşhisi konulduğunda ADE inhibitörü ile tedavi hemen kesilmeli ve uygun görülürse alternatif tedavi başlatılmalıdır
İkinci ve üçüncü trimesterlerde ADE inhibitörlerine maruz kalındığında insan fetotoksisitesine (renal fonksiyonlarda azalma, oligohidramnios, kafatası ossifikasyonunda gecikme) ve neonatal toksisiteye (renal bozukluk, hipotansiyon, hiperkalemi) sebep olmaktadır (bkz. bölüm 5.3).
Gebeliğin ikinci trimestresinden itibaren ADE inhibitörlerine maruz kalınmışsa, renal fonksiyon ve kafatasının ultrason kontrolü önerilmektedir. Anneleri ADE inhibitörü kullanmış bebekler hipotansiyona karşı yakından izlenmelidir (bkz. Bölüm 4.3. ve 4.4)
Laktasyon dönemi:
Perindoprilin sütle atılıp atılmadığı bilinmediğinden emziren kadınlarda COVERSYL OD kullanımı önerilmemektedir. Özellikle yenidoğan veya erken doğmuş bebek emziren kadınlarda daha iyi güvenlilik profiline sahip alternatif tedavi tercih edilmelidir.
Üreme yeteneği / Fertilite
Perindopril arjininin fertilite üzerindeki etkisi araştırılmamıştır. Sıçanlar üzerinde yapılan çalışmalarda oral yoldan günde 10 mg/kg perindopril tert-bütilamin kullanımında erkekte veya kadın fertilitesi üzerinde etkisi gözlemlenmemiştir.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Coversyl OD'nin araç ve makine kullanıma üzerinde doğrudan bir etkisi bulunmamaktadır fakat bazı hastalarda, özellikle tedavinin başında veya başka hipertansif ilaçlar ile kombine olarak kullanılıdığında düşük kan basıncına bağlı olarak bireysel reaksiyonlar görülebilir. Sonuç olarak araç ve makine kullanma yetisi zarar görebilir.
4.8. istenmeyen etkiler
Aşağıdaki istenmeyen etkiler ile perindopril tedavisi sırasında karşılaşılmıştır ve şu frekansa göre sıralanmıştır:
Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1000 ila <1/100); seyrek (>1/10000 ila <1/1000); çok seyrek (<1/10000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor)
Kan ve lenf sistemi hastalıkları:
Seyrek: Hemoglobin ve hematokrit değerlerinde azalma, trombositopeni, lökopeni/nötropeni ve agranülositoz veya pansitopeni vakaları bildirilmiştir.
Çok seyrek: Konjenital G-6PDH yetmezliği olan hastalarda hemolitik anemi vakaları bildirilmiştir (bkz. bölüm 4.4)
Metabolizma ve beslenme hastalıkları:
Bilinmiyor: Hipoglisemi (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.5)
Psikiyatrik hastalıkları:
Yaygın olmayan: Ruh hali veya uyku bozuklukları
Sinir sistemi bozuklukları:
Yaygın: Başağrısı, baş dönmesi, vertigo, parestezi Çok seyrek: Konfüzyon
Göz hastalıkları :
Yaygın: Görme bozuklukları
Kulak ve iç kulak hastalıkları:
Yaygın: Kulak çınlaması
Kardiyak hastalıkları:
Çok seyrek: Yüksek risk grubu hastalarda, büyük olasılıkla aşırı hipotansiyona ikincil olarak, aritmi, anjina pektoris ve miyokart enfarktüsü (bkz. bölüm 4.4)
Vasküler hastalıkları:
Yaygın: Hipotansiyon ve hipotansiyona bağlı etkiler
Çok seyrek: Yüksek risk grubu hastalarda büyük olasılıkla çok yüksek hipotansiyona ikincil olarak inme (bkz. bölüm 4.4)
Bilinmiyor: Vaskülit
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıkları:
Yaygın: Öksürük, dispne
Yaygın olmayan: Bronkospazm Çok seyrek: Eozinofilik pnömoni, rinit
Gastrointestinal hastalıkları:
Yaygın: Mide bulantısı, kusma, abdominal ağrı, tad duygusunda bozukluk, dispepsi, diyare, konstipasyon
Yaygın olmayan: Ağız kuruluğu
Çok seyrek: Pankreatit
Hepato-bilier hastalıkları:
Çok seyrek: Sitolitik veya kolestatik hepatit (bkz. bölüm 4.4)
Deri ve deri altı doku hastalıkları:
Yaygın: Kaşıntı, döküntü
Yaygın olmayan: Yüzde, ekstremitelerde, dudaklarda, dilde, glotiste ve/veya larenkste anjiyoödem, ürtiker (bkz. bölüm 4.4)
Çok seyrek: Eritema multiform
Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları:
Yaygın: Kas krampları
Böbrek ve idrar hastalıkları:
Yaygın olmayan: Böbrek yetmezliği Çok seyrek: Akut böbrek yetmezliği
Üreme sistemi ve göğüs hastalıkları:
Yaygın olmayan: İmpotans
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine iliş kin hastalıkları:
Yaygın: Asteni Yaygın olmayan: Terleme
Araştırmalar:
Özellikle şiddetli böbrek yetmezliği, şiddetli kalp yetmezliği ve renovasküler hipertansiyon varlığında kan üresi ve plazma kreatinininde artış ve tedavinin kesilmesiyle geri döndürülebilir hiperkalemi oluşabilir.
Seyrek: Karaciğer enzimlerinde ve serum bilirubinde artış bildirilmiştir.
Klinik deneyler:
Randomize EUROPA çalışması sırasında sadece ciddi advers olaylar toplanmıştır. Ciddi advers olay görülen hasta sayısı azdır: 6122 perindopril hastasının 16'sı (%0.3) ve 6107 plasebo hastasının 12'si (%0.2). Perindopril ile tedavi edilen hastaların 6'sında hipotansiyon, 3'ünde anjiyoödem ve 1'inde ani kalp durması görülmüştür. Öksürük, hiptansiyon ve diğer intolerans nedenlerine bağlı olarak perindopril grubunda plasebo grubuna göre daha fazla hasta tedaviyi bırakmıştır (%6.0 [n=366]'ya karşılık % 2.1 [n=129]).
4.9. Doz aşımı ve tedavisi
İnsanlarda doz aşımına ilişkin veri sınırlıdır. ADE inhibitörlerinin doz aşımı ile ilişkili semptomları arasında hipotansiyon, dolaşımsal şok, elektrolit bozuklukları, böbrek yetmezliği, hiperventilasyon, taşikardi, çarpıntı, bradikardi, baş dönmezi, anksiyete ve öksürük sayılabilir.
Doz aşımının önerilen tedavisi intravenöz yoldan 9 mg/ml (%0.9) sodyum klorür verilmesidir. Eğer hipotansiyon oluşursa, hasta şok pozisyonuna getirilmelidir. Eğer mümkünse, anjiyotensin II infüzyonu ve/veya intravenöz katekolamin de düşünülebilir. Perindopril dolaşımdan hemodiyaliz ile de uzaklaştırılabilir (bkz. bölüm 4.4). Tedaviye dirençli bradikardi için pacemaker tedavisi uygulanmalıdır. Vital bulgular, serum elektrolitleri ve kreatinin konsantrasyonları sürekli takip edilmelidir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: ADE inhibitörleri ATC kodu: C09A A04
Perindopril, anjiyotensin I'i anjiyotensin II'ye dönüştüren enzimin inhibitörüdür (Anjiyotensin Dönüştürücü Enzim (ADE) İnhibitörü). Dönüştürücü enzim ya da kinaz, anjiyotensin I'i vazokonstriktör anjiyotensin II'ye çevirirken bir yandan da vazodilatör bradikininin inaktif bir heptapeptide degradasyonununa sebep olan bir ekzopeptidaztır. ADE inhibisyonu, plazmadaki anjiyotensin II'nin azalmasına neden olarak, plazma renin aktivitesinin artmasına (renin salıverilmesi üzerindeki negatif geribeslemeyi inhibe ederek) ve aldosteron sekresyonunun azalmasına yol açar. ADE bradikinini etkisizleştirdiği için, ADE inhibisyonu aynı zamanda dolaşım ve lokal kallikrein-kinin sistemlerinin aktivitelerinde de (ve dolayısıyla prostagladin sistemin aktivitesinde) artışa sebep olur. Bu mekanizmanın ADE inhibitörlerinin kan basıncı düşürme etkisine katkısı olma olasılığı vardır ve bazı yan etkilerinden de sorumludur (örneğin öksürük).
Perindopril aktif metaboliti olan perindoprilat aracılığıyla etki gösterir. Diğer metabolitler
in v^itro
olarak ADE aktivitesinde inhibisyon sergilemez.
Hipertansiyon:
Perindopril hipertansiyonun tüm evrelerinde etkilidir: Hafif, orta, şiddetli; sistolik ve diyastolik kan basıncında hem yatar pozisyonda hem de ayakta bir azalma gözlenir.
Perindopril periferik damar direncini azaltarak kan basıncının düşmesine yol açar. Sonuç olarak, kalp hızına bir etkisi olmadan periferik kan akışı artar.
Böbrek kan akımı bir kural olarak artar, ancak Glomerüler Filtrasyon Hızı (GFR) genellikle sabit kalır.
Antihipertansif aktivite, tek bir dozdan 4 ila 6 saat sonra maksimum düzeye çıkar ve en az 24 saat sürer; çukur etkileri doruk etkilerinin yaklaşık %87-100'ünü oluşturmaktadır.
Kan basıncında düşüş hızla gerçekleşir. Tedaviye yanıt veren hastalarda, bir ayın sonunda normalizasyona ulaşılmıştır ve bu durum taşifilaksi oluşmaksızın sürmektedir.
Tedavinin kesilmesi, rebound etkiye neden olmaz.
Perindopril sol ventrikül hipertrofisini azaltır.
Erkeklerde, perindoprilin vazodilatör etki gösterdiği kanıtlanmıştır. Geniş arter elastisitesini artırır ve küçük arterlerin lümen oranını azaltır.
Gerekli olduğunda, bir tiyazid diüretikle yapılan ek tedavi, aditif türde bir sinerjinin oluşmasına yol açar. ADE inhibitörü ile tiyazid kombinasyonu, tek başına diüretik tedavisinin oluşturduğu hipokalemi riskini azaltır.
Kalp yetmezliği:
Perindopril ön yük ve ard yükü azaltma yoluyla kardiyak çalışmayı azaltır.
Kalp rahatsızlığı olan hastalarda yapılan çalışmalarda:
- sol ve sağ ventriküllerde dolum basıncında azalma
- toplam periferal vasküler dirençte azalma
- kardiyak atım ve kardiyak parametrelerde düzelme gözlenmiştir.
Karşılaştırılmalı çalışmalarda, hafiften orta dereceye kalp rahatsızlıkları olan hastalarda ilk 2.5 mg perindopril arjinin kullanımının ardından plaseboya göre kan basıncında önemli bir düşüş kaydedilmemiştir.
Stabil koroner arter hastalığı:
EUROPA çalışması 4 yıl süren çok-merkezli, uluslararası, randomize, çift-kör, plasebo kontrollü klinik bir çalışmadır.
18 yaş üstü onikibinikiyüzonsekiz (12218) hasta 8 mg perindopril tert-bütilamin (10 mg perindopril arjinine eşdeğer) (n=6110) veya plasebo (n=6108) ile randomize edilmiştir.
Çalışma popülasyonunda kalp yetmezliğine ait klinik belirtileri bulunmayan koroner arter hastaları vardı. Toplamda hastaların %90'ının miyokart infarktüsü ve/veya koroner revaskülarizasyon geçmişi vardı. Hastaların çoğuna trombosit inhibitörleri, lipid düşürücü ilaçlar ve beta-blokerleri içeren konvansiyonel tedavinin yanısıra çalışma ilacı verilmiştir.
Temel etkinlik kriterleri, kardiyovasküler mortalite, ölümcül olmayan miyokart enfarktüsü ve/veya başarıyla geri döndürülen kardiyak arrestin bir karmasıdır. Günde bir defa 8 mg perindopril tert-bütilamin (10 mg perindopril arjinine eşdeğer) ile tedavi sonucunda birincil sonlanım noktasında %1.9 belirgin mutlak bir azalma görülmüştür (%20 bağıl risk azalması, %95Cl [9.4; 28.6] - p<0.001).
Miyokart enfarktüsü ve/veya revaskülarizasyon geçmişi bulunan hastalarda birincil sonlanım noktasında plaseboya oranla %22.4 RRR'e karşılık gelen %2.2 mutlak azalma (%95CI [12.0; 31.6] - p<0.001) görülmüştür.
5.2. Farmakokinetik özellikler
Emilim
:
Oral yoldan kullanımın ardından perindoprilin emilimi hızlıdır ve doruk konsantrasyona 1 saat içinde ulaşır. Perindopril'in plazma yarı-ömrü 1 saattir. Perindopril bir ön ilaçtır. Aktif metabolit olan perindoprilatın biyoyararlanımı %27'dir. Gıda alımı perindoprilata dönüşümü, dolayısıyla da biyoyararlanımı azalttığı için, perindopril arjinin oral yoldan tek doz olarak sabahları yemekten önce alınmalıdır.
Dağılım
:
Perindoprilat doruk plazma konsantrasyonuna 3-4 saat içinde ulaşır. Serbest perindoprilat için dağılım hacmi yaklaşık 0,2 l/kg'dır. Perindoprilatın plazma proteinlerine, özellikle de anjiotensin dönüştürücü enzime bağlanması %20'dir ancak bu süreç konsantrasyona bağımlıdır.
Biy otran sformasyon
:
Aktif perindoprilata ek olarak, perindoprilin hiçbiri aktif